30 Haziran 2011 Perşembe

NİLGÜN MARMARA

Dökülmüş bedenim kimyasına pirincin, yokedilerek kalsiyumun büyüsü yazgım belirlenmiş.
Her an, hoş geldin diyorum bana doğru gelene, dalgalanan duygularımla. Sarkıyorum
tavandan (bir tavan varmışçasına) yeryüzünün (varolduğunu umarak) renklerini bilmeme
karşın - lal rengi, çivit mavisi ve sarı - ve onların yalanlamalarını - tutku, dinginlik ve ölüm -
kendimle işaretliyorum yanı, yöreyi - bir aşağı bir yukarı, bir yukarı bir aşağı, sağ sol, sağ sol.
Yönlerin bulanıklığında bir sorumluluk bu! Uluma geri tepiliyor böylece, bana doğru gelene
karşı! Bir iskeletler zinciri tutuyor beni havada, uzay konusunda bir unutkanlık yüklemeye ve
devindiğim cılız önlemleri yıkmaya çalışarak. Soğukkanlı bir çaba! Ben, kusursuz bir porte
olmayı yeğlerdim, oysa. İşte şuracıkta, özlüyorum sol anahtarımı ve notalarımı. Umursamam,
nereye dağılırlarsa dağılsınlar, daha sonra...

Şimdilik, hava akımının istencine boyun eğmişim, sinekler ırzına geçerken uzantılarımın,
sürdürüyorum dansımı bu dikey tabut içre, günden geceye, geceden güne, ben tümünü ezip
geçinceye ve "Bana doğru giden kim?" in yatay bilgisine ulaşıncaya dek.

Bundan böyle baktığımda gömütsü ince boşluğa bile-
mem martılar neye göre toplanırlar bilemem dizle-
rim neden çözülür böylesine güçsüzleşir dolaşımı ka-
nımın uyuşurum bunca değişken mavinin görümün-
de uçarım ve karşı kıyı tehdit okunu kırdıkça suna-
ğım orasıdır pek sık çiçeklerle ve cesetlerle giderim
iyice daha sunmaya...

Ödünç aldım kokunu kendi tenimde,
sen kokuyor yüzeyi bedenimin
her gözeneği.

Açar açmaz arkı daldı bir bir kelebek içeri,
Döndün sandım beyazı görünce,
Birleştirerek tenimden yayılan
koku ile
uçanın sonsuzluk imgesini.

Tutuyorum sevi çanını ellerimde,
Vurgusu ben'e dönük, yankısı çocukluğa.
Kendi ışıltısı deviniyor kendinde
katlanarak doyumu
töze doğru yayılıyor
başkayla aramızdaki
kimsesizliğe.

Şimdi hayır derken 
sevişiyorum seviyle ben



Benim Nilgün' le tanışmam yaklaşık 2 sene önceydi,sıkıntılı bir vize dönemimde ömer hayyam'ın beni hayata baglayan şiir kitabını  meşhur kütüphanemde ararken, kırmızı solgun ve birkaç kagıttan ibaret olan daha önce içini hiç açıp bakmadığım şiir kitabı beni koru kolla ,hisset, oku beni diyordu.Edebiyat'ın her dalına saldıran ben şiir ile arasını bir türlü sıcak tutamamış ben işte bu satırlarla gözyaşlarımı aktıgını bile hissetmeden  defalarca okudum.Nilgün'e karşı duyduğum hislerin adını tam olarak koyamadım,neden beni bu kadar etkiledi hala cevaplıyamadım ama Nilgün diyince kalbimden ılık bir sıvı aktığını hissediyorum ve onu ablam olarak görüyorum . Cemal Süreyya'nin Zelda'sı  benimde  ablamsın. Sen yaşamdan vazgeçtin ama ben senden vazgeçmiyecegim.Offf yazacak o kadar çok sey war ki ...Nilgün'ün hayatından biraz söz edicek olursak Nilgün göçmen bir ailenin çocugudur.1958 yılında İstanbul Kadıköy'de  doğdu,Nilgün'ün çocukluk ve gençligini o dönemin Türkiyesin'de değerlendirmek gerekir.ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Kolejinde ve Anadolu Lise'sinde bitirip,İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı'nı kazanır fakat gitmez ,bir yıl sonra Bogaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümüne girer .Bu dönemler Türkiye'nin sağcılık solculuk görüşlerinin altın çağıdır.Nilgün sol görüşe daha yatkın olduğunu belirtsede asla grubların içinde yer almaz.Nilgün hayat arkadaşı Kaan Ünal ile tanışır,evlenir.Aynı yıl bitirme tezi olan  Alman şair ''Sylvia Plath'ın intiharı,sairliği üzerine incelemeler yaptı'' şiirlerini yaşamını inceliyor,inceliğinin içerisine dalıyor,çeviriler yapıyordu.Plath'ın yazgısını anlamaya çalışıyor belkide benim yaptığım gibi aradaki farkları,eksileri,artıları tartıyordu.Bu evrelerde şiirleri çeşitli dergilerde yayınlıyordu 'Tezi bittiği zaman eskisi gibi olmuyacaktı nilgün için onun adına yanlış bisey yazmaktan çekinmeme rağmen plath'ten okudugum kitaplar eşligindeki yorumum kişinin kendisiyle kavgası,uyumsuzluğu ,yasadığı dünya'yı tartması,yanlızlık olgusu ...Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgi  belirdikçe beliriyor şiirlerine yansıyordu.Nilgün'ün bundan sonraki yaşadıklarını dile getirmek onun hayatını böyle oldu,şöyle oldu diye ifade etmekten rahatsızlık duyuyorum.Nilgün'den birçok sair etkilenmiştir'Ece Ayhan,Orhan Alkaya''Lale Müldür...'Nilgün için bildiklerimden biride bir tezibittikten sonra bir dönem yurtdışı seyahetleri oluyor ve şiirlerinide orada toparlıyor.Eşine bıraktığı notta ise 'daktiloda temize çektiğim şiirleri istersen yayınlıyabilirsin' diyor.
 Daktiloya çekilmiş şiirler
 Metinler
 Kırmızı kahverengi defter ( Günseli İnal tarafından hazırlanmış)
''Hayatın neresınden dönsen kardır'' 
     ...gibi geride bıraktığı sevenlerinin asla yetinmeyeceği,olanlara sahip çıkıcağı eserler bırakmıştır.
    Nilgün hakkında bir solukta birseyler karaladım ama bu bilgilerle ile asla yetinmeyeceğim ona borç olarak bildiğim mezarının yerinin öğrenip ziyaret etmek istiyorum.Ne yazık ki bende de iki yapraklı şiir kitabı dışında kitapları yok.Bugünlerde bunun peşindeyim .Fotoğraflarına ulaşmak ise neredeyse imkansız:(İlk blog günlügümde Nilgün hakkında kısacık bilgi vermekten büyük keyif duydum.Seni iliklerime kadar hissediyorum.
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder